Akbaba Cumhuriyet'i Selamlıyor

Cumhuriyet'in ilanından iki gün sonra 1 Kasım 1923'te yayımlanan Akbaba mizah dergisinin 95. sayısı, gelişmeyi temkinli bir coşkuyla karşıladı. Türkiye'nin en uzun ömürlü mizah dergisi olmasıyla bilinen yayın, Meşrutiyet deneyiminden dersler çıkararak bir çocuğa benzettiği Cumhuriyet'in büyüyüp gelişmesi için temenni ve öngörülerini kaydediyordu. Başyazıya eşlik eden "Yaşasın Cumhuriyet" serlevhalı şiir, Cumhuriyet'i işlevsizleşmiş bir saltanatın karşıtı olarak konumlandırıp yüceltmiş, baş sayfadaki karikatürse yeni rejimi bu kez bir çocuğa değil, Mustafa Kemal Paşa'nın kolundaki bir geline benzetmişti. Tarihin ciddi kıvrılışlarını mizahi bakışla ele almayı bilen bu yazı, yüzüncü yılı kutlayan bizler için metaforlarla süslü bir muhasebe fırsatı sunuyor.

Akbaba, 1 Teşrinisâni 1339 [1 Kasım 1923]

LAKLAKİYÂT

Kutlu Olsun! 

Hepimize kutlu olsun, Cumhuriyet zahmetsiz, tehlikesiz doğdu. Salı gecesi İstanbul ufuklarını inleten toplar, bir müddetten beri beklenen bu nevzâdın [doğumun] mehd-i tarihe [tarih beşiğine] ayak bastığını ilân ediyordu. Hatta bir rivâyete nazaran çocuk daha evvel doğmuştu. Fakat her nedense bu haber millet babasından saklanıyordu. Hatıra ister istemez bazı fenâ düşünceler geliyordu. "Acaba öz çocuğumuz mu değil, kusurlu mu dünyaya geldi?" deniyordu. Hamdolsun bu endişelerimizin hiçbirinin aslı çıkmadı. Her tarafta yapılan şenlikler bunu isbât ediyor. Bundan sonra mesele yavrunun büyümesinde, istikbâlin yolları üstünde tıpış tıpış yürümesindedir. Doğrusunu söylemek lâzımsa vatan anamız doğurmakta büyük bir kâbiliyet gösteriyor, fakat büyütmekte değil. Rahmetli Meşrutiyet kızını da böyle kolayca doğurmuş, daha yerde emeklerken Enver Paşa'ya nişanlamıştı. Büyütemedi, cılız, sıska, cüce bıraktı. Paşa, Harb-i Umûmî'de kendini çok kuvvetli, çok büyük görünce kızcağızı beğenmedi, boğazını sıkınca canını çıkarıyordu. Bütün ömrü hastalanmakla, ağlayıp sızlamakla geçen bu çocuktan hepimiz o kadar bıkmıştık ki millet babasının gözünden bile bir damla yaş akmadı. Temenni edelim ki Cumhuriyet yaşasın, hür büyüsün, gürbüz olsun; ne fazla harîs [hırslı] olup onu müstefreşe [cariye] ne de büsbütün lâkayt kalıp besleme gibi kullanmayalım. Selâmet bundadır.

Eğer içimizde bu çocuğa yan bakanlar varsa korkmamalıyız. Ne olsa bizim kanımızdandır. Bir müddet sonra onlar da bizim gibi ısınır. Onlar da aynı muhabbeti duymaya başlar. Şimdiki yabancılık, ürkeklik zâil olur. Tehlike sevmiyor gibi değil, seviyor gibi görünenlerden gelebilir. Hatta fazla sevgi muzırdır. Malum ya çok yüz verilen çocuk şımarık olur. Eğer bu da şımartılır da ötekinin kafasını yarmaya, berikinin gözünü çıkarmaya başlarsa o zaman korkulur...

Fakat hayır, vatan anası, millet babası ve muhterem Gâzi Paşa hocası olan bir yavrunun âtisinden endişe etmek câiz değildir. Hayâtı, hürriyeti, terbiyesi emindir. Bu sevinçli doğuşu bütün kalbimizle kutlayalım ve yeni doğan "Türkiya Cumhuriyetini" hiçbir kuvvete esir değil, şanlı bir istikbâle nâmzet olarak büyütelim!

Akbaba

Yaşasın Cumhuriyet!

Yıktı tâ göğsünden köhne devleti,
Yaşasın Türkiya Cumhuriyeti!
Yeni bir nizâma koydu milleti,
Yaşasın Türkiya Cumhuriyeti!

Alındı sarayın başındaki tâc,
Değildik çünkü biz vasiye muhtâç,
Milletin derdine bulundu ilâç,
Yaşasın Türkiya Cumhuriyeti!

Saltanat kemikle deridir şimdi,
Ne kadar sevinsek yeridir şimdi.
Avrupa bizden çok geridir şimdi,
Yaşasın Türkiya Cumhuriyeti.

Ararken bu nûru biz teleskopla,
Uyandık uykudan bir gece topla.
Arkadaş, bayram et, gül, sevin, hopla,
Yaşasın Türkiya Cumhuriyeti!

Cumhuriyet Düğünü
Musavviri: Râmiz
Celâl Nûri: Paşacığım, ikiniz bir yastıkta kocayınız inşallah!
[Yelpazede: "Cumhuriyet"]


Heyet-i Vekile İstifâ Etti
-Gazeteler-
Atasözlerinden: Çocuklar düşe kalka büyür!..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Falnâme: Osmanlı Usûlü Minyatürlü Falınız

Osmanlı Usûlü Burcunuz ve Mesleğiniz